11 Eylül 2012 Salı

Atalarımız, cilt bakımını nasıl yapıyorlardı?



Hep anlatırlar dedelerimiz, bizim zamanımızda şöyle yapardık, böyle yapardık diye…
Bizde eskiden, cilt bakımıyla ilgili, sanayileşmiş ürünler olmadığı zamanlarda, insanlar cilt bakımı yaparlar mıydı? Nasıl yaparlardı? Diye araştırırken, çok ilginç ama bir o kadarda etkili yöntemlerin uygulandığını öğrendik. Bunların içinde en ilginç olanını sizinle paylaşıyoruz...

Toprak!
Evet, sadece toprak diyen birçok kişiden duyduk bunu…
Şimdilerde kil veya kil maskesi diye bildiğimiz ürünlerin sanayileşmemiş ve en saf halini kullanıyorlarmış atalarımız.

Nedir? Ne değildir? Diye sorarken, bir yerden çıkan toprağı bakım için kullandıklarını anlattılar. Bizi bu toprağın çıktığı kaynağa götürdüler. İç Anadolu bölgesinde bir köyde bulunan bu toprak, mağara görünümünde bir oyuntunun içinde bulunuyordu. Buradan içeri girdiğimizde, kaplıca ve doğal su kaynaklarının yoğun olduğu bir bölge olmasından dolayı, burasının da doğal su kaynaklarının bir uzantısı olduğunu düşündük. Oyuntunun oldukça nemli ve ıslak toprak görünümünde esrarengiz bir havası vardı.

Eskilerin kullandığı toprağı bize gösterilen yerden aldık. Bize kullanılışını ve yararlarını 96 yaşındaki pamuk yüzlü Kadriye Nine anlattı.

Eskiden sabun ve şampuan yokken bu topraktan bir parça alıp, suda eriterek saçlarını yıkıyorlarmış. Bu toprakla yıkadıkları saçlarının daha yumuşak olduğunu ve daha az döküldüğünü anlattı.
Bu toprağın ellerine ve ciltlerine çok iyi geldiğini de keşfetmişler ve yüzlerine maske şeklinde uygulamışlar. Ciltleri yumuşacık ve tertemiz oluyormuş. 
Ayrıca toprağı bazı yiyeceklere de ilave ederek özlenmesini sağlıyorlarmış. Mesela; pekmez kaynatırken bu topraktan bir parça koymazlarsa pekmez özlenmiyormuş.

Rahatsız olduğunu düşündükleri bebeklerini bu toprağın içine yatırarak tedavi ettiklerini de anlatıyor Kadriye Nine. Toprağı ezerek un haline getirip, güneşte ısıttıktan sonra bebeklerini içine yatırıp, sardıklarında bebek ağlamayı keser, mışıl mışıl uyurmuş. Sıcak toprak bebeğin karın ağrısını yada gazını alırmış. Sinek veya böcek sokmasının acısını da alır, kızarıklığı ve kaşıntıyı kesermiş. Hatta toprak, çocuk bezi yerine geçermiş. Rahatlayan bebek işediğinde ıslak bölgeyi atıp, yeni toprakla değiştirirlermiş. Bu yöntemle bebek, pişik yada mayasıl olmuyor, varsa da geçiriyormuş.

Hakkında bu kadar çok şey duyduğumuz toprağı deneyebilmek için birazda biz aldık. Hemen oracıkta, yağlı cildi olan arkadaşımıza maske şeklinde uyguladık. Uygulama sırasında toprağın kokusu bile içeriğinin çok zengin olduğunu hissettiriyordu. Arkadaşımızın yüzü gerçekten yumuşamış olduğunu ve cildindeki yağın azaldığını gördük. Diğer arkadaşlar fırsat bulduklarında saçlarında da denemişler ve temizlediğine ve yumuşattığına şahit olmuşlar. Getirebildiğimiz kadar toprağı çevremizdeki arkadaşlarımıza da verdik. Kullananlar özellikle cildi yumuşatma ve temizlemede çok memnun kalmışlar.

Cilde doğal yoldan bakım yapmanın eski bir yöntemini ortaya çıkardık herhalde… 

Bu toprağın bulunduğu bölge itibariyle, içeriğinde bazı yararlı mineraller olduğu kanaatindeyiz. Şifası da buradan geliyor olabilir. İmkanlarımız dahilinde analiz ettirmeyi de düşünüyoruz. Eski yöntemleri fırsat buldukça araştırmaya devam edeceğiz.

Atalarımızın, teknolojinin sıfır noktasında keşfettikleri bu toprağın, gerçekten işe yaradığına biz de inandık.  Gerçek anlamda doğal bakım böyle yapılmış. Doğal yoldan elde edilen bu toprağı kullanmak için insanlar hiçbir bedel ödememişler. İsteyen istediği kadar kullanmış ve kimse para istememiş. Şimdi böyle bir yeri keşfedip ticarileştirmek isteyen çok kişi olabilir.

Umarız köyü talan etmezler.

Belki, bir yatırımcı bunu değerlendirmek ister. Bu işten kazanacağı paranın bir kısmıyla köyde bakıma ihtiyacı olan yaşlılara bakım evi kurar…
Belki de olur…

Hiç yorum yok:

Powered By Blogger